7 Şubat 2014 Cuma

Evrenin Oluşumu İle İlgili İlk Görüşler


M.Ö. 3000 li yıllarda Kurulan Mısırlılar , gökyüzünü incelemiş ,tıpkı Mayalılar gibi yıldızların ve gezegenlerin nasıl oluştuklarını ve neden hareket ettiklerini , hareket sınırlarının nereye kadar olduklarını merak etmişlerdir.

M.Ö. 300 yıllarında Büyük İskender tarafından kurulan İskenderiye kütüphanesi M.S. 450 yıllarında yıkılınca geçmişteki çoğu bilgiler (astronomiyle ilgili olanlarıda ) yok olmuş ve bir kısmı bazı mitolojik olgularla Yunan bilginlere ulaştırılmıştır.

Ünlü yunan bilgini Thales'ten günümüze kadar ortaya bir çok kere evrenin oluşumu ile ilgili teoriler atılmıştır. Bu teorileri özetlediğimizde iki sonuca varırız.

1-Başlangıcı olmayan hareketsiz bir evren
2-Başlangıcı olan bir evren

Başlangıcı olmayan hareketsiz bir evren 1600'lü yıllarda Newton'un ortaya attığı, hareketsiz ve başlangıcı olmayan evren görüşüdür.Bu görüşe göre evren, sonsuzdan beri var olmuştur ve sonsuza kadar da varlığını ve şu anki hâlini koruyacaktır .

Başlangıcı olan bir evren Büyük patlama teorisidir.Bu teoriye göre evren Big Bang adı verilen bir patlama ile aniden yaratılmıştır.

Thales'in Görüşü

Yunanlıların aksine doğanın ve dünyanın temel maddesinin yalnızca tanrısal güç değil aynı zamanda sudan meydana geldiğini düşünüyordu. Ona göre herşeyi oluşturan su maddenin ilk öğesiydi ve bunun tanrısal güçle (ruh gibi metafiziki bir yapı) bağlı olduğunu düşünüyordu. Güneşin ayın ve diğer gezegenlerin biribirinden uzaklıklarını hesap etmesinden görüldüğü gibi evrenin sadece dünyadan oluşmadığıda o zamanlarda anlaşılmıştı.

Pythagoras'ın Görüşü

M.Ö. 500 yıllarında Pythagoras Dünyanın küresel olduğu fikrini vermiş ve bu fikri Ay ın evrelerine bakarak çıkarmışdır. Dolayısıyla Dünya ve diğer gökcisimleride küreseldir. Pythagoras a göre Dünya,Güneş ve diğer tüm gök cisimleri , doğa yasalarına bağlı olarak , merkezsel bir ateş etrafında iç içe belirli küreler üzerinde düzügün hareket yapmaktadır (burada yıldızlar sabit bir şekilde en dış yörüngeye bağlıdır.)ve gezegen ve yörüngelerin yarıçap oranları tıpki müzikteki bir harmoniye sahiptir.

Anaksimenes'in Görüşü

M.Ö. (584-524) Anaksimenese göre ise her şey havadan oluşmuştur. Hava, yoğunlaşma ve gevşemesiyle çeşitli nesnelere dönüşür. Genişlemesi ve gevşemesiyle ateş olur; yoğunlaşmasıyla rüzgarlar, bulutlar meydana gelir. Bulutlardan su, sudan toprak, yüksek bir yoğunlaşma derecesinde de taşlar meydana gelir.Yeryüzünden çıkan sis ay, güneş ve yıldızları oluşturur

Platon'un Görüşü

Platon a göre 2 evren vardır. Bunlar idealar evreni ve idealar evrenin kötü bir kopyası olan nesneler evreni.

Nesneler evreni; ateş, toprak, su ve hava gibi dört öğeden olmış ve her yanı, her yerde merkezden aynı uzaklıkta olan küre şeklindedir.


Platon'un evren modeli göre duran bir Dünya çevresindeki eşmerkezli küreleri betimler.Dünya çevresinde 2 dünya çaplı küresel bir kabuk su elemanına ayrılmıştır.
Bunun üzerinde ki 5 Dünya yarıçaplı kabukta atmosfer , bunun üzerine de 10 Dünya yarıçaplı kabukta ateş elemanına ayrılmıştır.Bunların üstünde de sabit yıldızlar vardır.
Atmosfer ve sabit yıldızlar arasındaki küreler üzerinde Ay , Güneş ve 5 gezegen düzgün şekilde hareket ederler.

Eudoxus'un Görüşü

M.Ö. 410 yada 408 – 355 yada 347 yıllarında yaşamış olan Eudoxus Platon’un iki küreli evren modeli ne göre , gezegenlerin tek düze ve ard arda hareketinin nedenini bulmuştur.

Euodxus’a göre evren ortak bir merkez üzerinde iç içe geçmiş farklı eğimlerde dönme eksenleri olan kürelerden oluşuyordu. En içte hareketsiz duran küre Dünyamız. İçten dışa doğru Ay, Merkür, Venüs, Güneş, Mars, Jüpiter, Satürn’e ait küreler dizilmektedir. En dışta bir tam turunu bir günde tamamlayan yıldızları içeren küre vardı. Ancak bu kürelerin sayısı, 56’ya kadar çıkmalıydı ki gezegenlerin hareketine uygun bir model olsun, böylece bunu fark eden Aristotles ile birlikte 56 küreden oluşmuş bir evren modeli elde edilmiş oldu.

Aristotoles'in Görüşü

Aristoteles evren için sınıflandırmalar yaparken fizik ve metafizik konular diye ayrım yapmıştır.
Aristoteles’e göre her bir kürenin hareketi bir dıştaki küre tarafından yönetilmektedir. En dıştaki küre, yani yıldızları içeren küre ise kusursuz hareket ettiricidir ve ilk hareket ettirici tanrı tarafından harekete geçirilmiştir. Çünkü O’na göre her hareket eden şeyin bir hareket ettiricisi olmalıydı.

Aristoteles evreni ikiye bölmüştür; Ay’ın üzerinde bulunduğu, Dünyadan sonraki ilk küreye kadar ki yerler su, hava, ateşi içeren fiziksel dünya, ondan sonrası ise ruhsal alemlerdi. Aristoteles’in evreni sınırlı bir evrendir, çünkü en dıştaki sabit yıldızlar küresi sınırsız büyüklükte olsaydı eğer sınırlı sürede sınırsız yol kat etmek zorunda kalacaklardı, ayrıca sınırsız büyüklükte bir küre olsaydı yıldızlar gökte bir doğru boyunca hareket ediyormuş gibi görünmeliydi; oysa Aristoteles’e göre yıldızlar doğudan batıya doğru çember çiziyordu. Bundan dolayı da doğrusal olan her hareketin bir sonu olacağını, ama çembersel hareketin bir sonu olmasının şart olmadığını, bu yüzden dairesel hareketin kusursuz hareket olduğunu düşünmüştür.

Aristarkus'un Görüşü

Yunanlı bir gökbilimci ve matematikçi olan (M.Ö. 310-230) Sisamlı Aristarkus
evrenin merkezinde güneşin olduğunu savunmuştur. Bu fikiri 1800 yıl boyunca geçerliliğini sürdürememiştir (Koperniğe kadar). Ayrıca kendisi yıldızların çok uzaklarda olduğunu , ozamanlar bilinen ıraklık açısı yöntemiyle farketmiştir.

Herakleides'in Görüşü

M.Ö. 4. yüzyılın başlarında Pontus'ta doğan Herakleides , evrenin birbirleriyle bağlantısı olmayan parçacıklardan oluştuğunu ve bunları bir araya toplayan gücün metafiziki bir kavram (sevgi) olduğunu savunmuştur.

Herakleides'e göre evren sonsuzdur ve Dünya,Güneş sisteminin merkezinde bulunmaktadır.Güneş, Ay ve dış gezegenler (yani Mars, Jüpiter ve Satürn) Dünyanın çevresinde dairesel yörüngeler üzerinde dolanırken, iç gezegenler (yani Merkür ve Venüs), Güneşin çevresinde dolanırlar.

Hipparcus'un Görüşü

İznikli filozof olan Hipparcus (M.Ö. 190-120) ilk trigonametri tablosunu yapan kişi olarak bilinir.Dünya merkezli evren modeline karşı çıkmıştır.Gezegen parlaklıklarının yıl boyunca değişmesinden dolayı gezegen-Dünya uzaklığının yıl boyunca değişmesi gerektiğini öne atarak Dünyanın evrenin tam merkezinde olmadığını söylemiştir.

Batlamyus'un Görüşü

Yeni bir evren modeli hazırlamıştır Almagest adlı on üç kitaptan oluşan eserinde bütün hatlarıyla göksel olguları anlamlandırmak üzere kurmuş olduğu geometrik kuramı tanıtmıştır. Aristoteles’in dönen küreleri, gezegenlerin hareketini ve parlaklıklarının değişiminin açıklamakta yeterli değildir. Bu yüzden gezegenlerin Dünya etrafında dolanırken aynı zamanda da Dünya merkezli çember üzerinde dairesel bir hareket yapmaları gerekir.

Aristotoles fiziğini temel alan bu kuramda, evren küreseldir ve Dünya bu evrenin merkezinde hareketsiz olarak durmaktadır. Yer'in hareketleri sonucunda her şey uzaya saçılır ve Dünya parçalanır Ay,Merkür,Venüs,Güneş,Mars,Jüpiter,Satürn ve sabit yıldızlar Dünyanın çevresinde dairesel hareketler yaparlar ve sabit yıldızlar küresi evrenin sonucudur.

Böylece gezegenler Dünyadan farklı uzaklıklarda bulunabilir ve buna bağlı olarak parlaklık değişimlerinin nedeni de anlaşılmış olur, çünkü gezegen uzaklaştıkça parlaklık azalacak yaklaştıkça ise artacaktı.
Batlamyus, ortaya koyduğu modelin gözlemlerle karşılaştırıldığında tam doğru olmadığını fark edip bu durumu düzeltmek için Dünyayı merkezden biraz dışarı yerleştirmiştir.

Kopernik'in Görüşü

Gezegenlerin konumunun Batlamyus modeline göre birkaç derece farklı olduğunu bulmuştur. Güneş, Güneş Sistemi’nin merkezindedir, gezegenler onun etrafında dolanır ve yıldızlar çok uzaktadır. Bütün çalışmalarını “On Revolutions” isimli eserinde topladı (1543). Eserinde ki üç temel prensip yayınlamıştır.

-Evren küreseldir. Bunu eskiden bilinen biçimde kanıtlar. Evren küreseldir, çünkü küre en mükemmel şekildir.
-Yer küreseldir. Kopernik Dünya’nın küreselliğine yine eski kanıtları kullanır
-Gök cisimlerinin hareketi dairesel, muntazam ve sonsuzdur.

Kopernik evren modeli Merkür’le Venüs’ün Güneşten neden çok fazla uzaklaşamadığını ve gezegenlerin gökyüzünde ileri gidip sonra durup aksi yöne gitmesini açıklamakta başarılıdır. Modelin bir kusuru vardı, o da, daha önceki modellerin etkisinde kalıp yörüngeleri kusursuz daireler olarak kabul etmesidir.


Tycho Brahe ve Johann Kepler'in Görüşleri

Tycho Brahe Kendi kurduğu modelde Ay ve Güneş’in Yer etrafında, diğer gezegenlerinse Güneş etrafında düzgün dairesel hareket yaptıklarını göstermiş. Johann Kepler (1571-1630) Brahenin gözlemlerini kullanarak Kepler Kanunlarını ortaya atmış.

-Herbir gezegenin Güneşe trafındaki yörüngesi elipstir ve bir odağında Güneş bulunur
-Bir gezegen yörüngesi üzerinde dolanırken, eşit zamanda eşalanlar süpürür
-Gezegenin yörünge döneminin karesi, yarı-büyük eksenin kübüyle orantılıdır.

Kepler kanunlarıyla Güneş merkezli gezegenler teorisi yer merkezli Ptolemy modeline göre hem akla daha uygun geliyor hem de gözlemleri daha iyi açıklıyordu. Kepler de yıldızların Satürn yörüngesinin ötesinde dar bir bölgede yer aldıklarına inanıyordu.

Isaac Newton'un Görüşü

Ayın ve gezegenlerin hareketleri hakkında çok miktarda veri o zamana kadar toplanmış, fakat bu gök cisimlerinin bilinen hareketlerine neden olan kuvvetler net olarak anlaşılamamıştır. Newton, Kepler ‘in birinci kanuna göre ayın üzerinde net bir kuvvetin etkimesi gerektiğini fikrini savunmuştur. Aksi takdirde ay, yaklaşık dairesel bir yörüngeden ziyade doğrusal bir yörüngede hareket ederdi.

Newton, Ay’ın Dünyaya doğru ivmelenmesine neden olan çekim kuvvetinin, cisimlerin g ivmesiyle Dünya’ya doğru düşmesine neden olacağını da ileri sürmüştür. Sonuç olarak Newton evrensel kütle çekimini ve hareketin üç kanununu ortaya koymuş ve sonraki üç yüzyıl boyunca bu bakış açısı bilim dünyasına egemen olmuştur.

Newton hareket yasaları olarak bilinen üç yasa şu şekildedir.
-Hareketli bir cisim dışarıdan bir kuvvete maruz kalmazsa doğrusal hareketini sürdürür.
-Kütlesi m olan bir cisme uygulanan F kuvveti ile a ivmesi arasında F=ma bağıntısı vardır.
-Her etkiye karşı ona eşit bir tepki vardır.

Son yasa bize herhangi iki etkileşen cisimin 2. sinin 1. sine uyguladığı kuvvet, 1.sinin 2.cisine uyguladığı kuvvete eşit ve zıt yönlü olduğunu açıklar. Kısaca etki ve tepki kuvvetleri eşittir.
Bu kanunlar evrenin oluşumu ve düzeni hakkında önemli bilgi verirken , Isaac Newton'a göre 3. tepki evrendeki her şeyin "Neden bir düzen içerisinde" sorusunu yanıtlar.Ona göre 3. yasa gezegenlerin tek bir kütle halinde olmalarını, parçalanıp bölünmeyeceğini açıklar.

3 yorum: