7 Şubat 2014 Cuma

65 Milyon yıl önce yaşanmış "Kitlesel Yok oluş"a ne sebep oldu?

Yanardağ mı?

Göktaşı mı ?

Buzul çağı mı?


Dinazorlar 160 milyon yıl boyunca yeryüzünün hakimiydiler. Ama 65 milyon yıl önce meydana gelen bir felaket, bu dev sürüngenleri birdenbire yok etti. Üstelik yok olan yalnızca dinazorlar değildi. O sırada, canlı türlerinin çoğu yok ldu. Peki bu kadar büyük bir olaya sebep olan şey neydi?

Yakın zamana kadar biliminsanları bu sorunun yanıtını bilmiyorlardı. Şimdi çoğu, bu duruma iki şiddetli doğa olayının neden olmuş olabileceğini düşünüyorlar. Bu olaylardan biri, bir göktaşının düşmesi, ötekiyse büyük bir yanardağ etkinliğiydi. Dinazorlar, belki bunlardan birine dayanabilirdi. Ancak, görünen o ki her iki olayda aynı anda meydana geldi.
Uzaydan Gelen Göktaşı

Güneş sistemi, genellikle Güneş ve gezegenlerden oluşan basit bir sistem gibi düşünülür.Oysa, bunların yanı sıra, sayısız göktaşı da içerir.Bunlar, çoğunlukla belli bölgelerde yoğunlaşmış durumda olduklarından, genellikle zararsızdırlar. Ancak bazıları çeşitli nedenlerle bölgelerden çıkıp farklı yönlere yerleşebilirler.

Aslında gezegenimizin atmosferine her gün bir çok küçük göktaşı girer ve yanar. Bunun sonucunda zararsız ve hatta izlemesi eğlenceli olan "Akanyıldız" (Aaaa Yıldız Kaydı) ya da yanlış bir tanımlamayla "Yıldız Kayması" denen gök olayı gerçekleşir. Bakalım artık keyif alabilecekmisiniz.

Ayrıca, yılda bir kaç kez atmosferde tümüyle yanmayıp yeryüzüne düşen göktaşları da vardır. Bunlar, çoğunlukla bir çakıl taşı büyüklüğünde olduklarından düştükleri yere fazla zarar vermezler. Ancak, geçmişte çok daha büyüklerinin de yeryüzüne düştüklerini gösteren sağlam kanıtlar vardır.

Bunların en iyi bilinenlerinden biri, yaklaşık 50.000 yıl önce Kuzey Amerika kıtasına düşen yaklaşık bir apartman büyüklüğündeki göktaşı. Bu göktaşı çarptığında ortaya bin atom bombasının çıkartacağı enerjiye denk bir enerji çıkmış olmalı.

Göktaşının oluşturduğu kraterden bir görüntü, bıraktığı hasar günümüzdede olduğu gibi durmaktadır.


Neyse ki bu sırada henüz bu kıtada herhangi bir insan yaşamıyordu. Bu çarpışmadan geriye kalan 1.5 kilometre çapındaki krater,günümüze kadar çok iyi korunmuş durumda. Bu göktaşlarının büyüklüğü 65 milyon yıl öncekininkiyle karşılaştırıldığında devede kulak gibi kalıyor.

65 Milyon yıl önce, Everest dağı büyüklüğünde bir göktaşı, gökyüzünü yararcasına atmosfere girip bugünkü Meksika Körfezi civarına düştü. Bu koca kaya bir saniyeden kısa bir süre içinde patlayarak 200 kilometre genişlikte, 40 kilometre derinliğinde bir krater oluşturdu. Elbette bu patlamanın gerçekleştiği yerin çevresinde yüzlerce kilometre genişlikte ki bir alanda bulunan her şey o anda yerle bir oldu. Çarpışmanın ardından toz, enkaz ve sıcak gazlardan oluşan bir ateş topu tüm Kuzey Amerika'yı kat ederek ormanları öteki canlılarla birlikte yok etti. Birkaç saat sonra da, patlamayla ortaya çıkan toz, Kuzey Amerika kıtasının gökyüzünü kaplayarak kıtayı zifiri karanlığa boğdu. Ne var ki bu sadece başlangıçtı.
Ateş Yağmuru

Patlama atmosferde bir delik açarak kaya parçalarının uzaya büyük bir hızla fırlamasına neden oldu. Bunların bazıları, Ay'ın yarı yoluna kadar gitti. Ancak, yerçekimi nedeniyle giderek yavaşlayıp durduktan sonra düşmeye başlayan parçalar, birkaç gün içinde aynı hızla atmosfere girdiler. İşte, Dünya çapında yıkıma yol açan bu oldu. Parçalar günlerce yeryüzüne yağdı. Atmosfere giren göktaşları, atmosferin üst katmanlarının yüzlerce derece ısınmasına yol açtı. Tüm yeryüzü dev bir ızgaranın altındaymış gibiydi. Bu nedenle, tüm kıtalarda ormanlar yandı. Yangından çıkan duman, tozla birleşince gökyüzü tümüyle karardı.

Çarpışmadan birkaç gün sonra, artık Güneş ışınları ulaşamadığı için sıcaklıklar düşmeye başladı ve gezegenimizde "Çarpışma Kışı" yaşanmaya başladı. Yanmadan kurtulan bitkiler, bu sefer soğuğun ve ışığın yoksunluğundan dolayı öldüler. Dinazorlar sıcaktan bir şekilde kurtulmuş olsalar bile, sonrasında soğuk ve açlıkla karşı karşıya kaldılar. Bunlar yetmezmiş gibi, atmsfere karışan kimyasal maddeler ve bunun sonucunda meydana gelen asit yağmurları onları zehirledi.
Yeraltından gelen darbe


O zamanlar yaşananlar yalnızca yukarıda olanlarla bitmedi. Yerbilimciler, göktaşı düşmeden 200.000 yıl önce başlayan ve ondan 300.000 yıl sonra biten bir yanardağ etkinliği olduğunu keşfettiler. Düşünüldüğünde, olana bir yanardağ patlamasının verebileceği zarar, dev bir göktaşınınkine göre çok küçük. Ama bu, öyle alışıldık bir yanardağ etkinliği değildi. Öyle ki, her bir patlama, insanoğlunun günümüze kadar tanık olduğu en büyük yanardağ patlamasının bile yüzlerce katı şiddetindeydi. Üstelik, bu yanardağların sayısının yüzcen fazla olduğu tahmin ediliyor.

Günümüzün yanardağları, genellikle dar bir bacadan dışarı ergimiş kayaların püskürmesiyle oluşuyor. Ancak, 65 milyon yıl öncesinin etkinliği yüzlerce kilometre genişlikteki bir alandan yeryüzüne yavaş yavaş yükselen bir lav mantarı gibiydi. Bu lav, yüzlerce kilometre uzunluktaki çatlaklardan dışarı püskürdü. Tüm lavın yüzeye çıkmasıysa yaklaşık yarım milyon yıl sürdü.

Elbette, lav püskürmeleri sırasında çok miktarda kül ve zehirli gazlarda atmosfere salındı. Biliminsanları, bu yanardağ etkinliğinin bile tek başına tüm gezegeni etkileyerek çok sayıda bitki ve hayvan türünü yok etmeye yeteceğini düşünüyor. Bu yetmezmiş gibi çarpan göktaşı da son noktayı koymuş oldu.

Yaşamın Geri Dönüşü

Gezegenimizde geçmişte ortaya çıkan tüm felaketlerin ardından yaşam bir şekilde yeniden yeşerdi. Ancak, yeryüzündeki yaşamın bu iki olaydan sonra toparlanması milyonlarca yıl sürdü. Bu olaylar sonrasında, dinazorlar ve birçok canlı tümüyle yok oldu. Sonrasındaysa, yeni hayvan ve bitki türleri ortaya çıktı. Memeli hayvan türlerinin %90'ı yok olduğu halde bu, yeni türlerin ortaya çıkabilmesi için yeterliydi. Bunların çoğu kendilerine sığınacak yer bulabilen, toprak altında, mağaralarda ya da sularda yaşayan memelilerdi. Bu küçük memelilerin evrimleşmesiyle zamanla başka memeliler de ortaya çıktı. Kurtulan bitkilerse tohumları toprak altında çok uzun süre kalabilen türlerdi.

Bilim insanlarına göre, 65 milyon yıl önce bu olaylar yaşanmasaydı, dinazorlar gibi dev sürüngenler, daha yüzlerce milyon yıl yeryüzünün hakimi olacaklardı. Dev sürüngenler, memeliler üzerinde büyük baskı olacaklardı. Dev sürüngenler, memeliler üzerinde baskı oluşturacaklarından memeliler hiç bir zaman bu kadar gelişip çeşitlenemeyeceklerdi. Bu açıdan düşünün o zaman ki yanardağ etkiliği olmasaydı ve göktaşı düşmeseydi, günümüzde dinazorlar hala yaşıyor olacak; ama büyük olasılıkla insanlar olmayacaktı.

Bir Başka Teori: Buzul Çağı

Biliminsanları, dinazorların soylarının 65 milyon yıl önce tükendiğini, fosilleri inceleyerek söyleyebiliyorlar. Ancak, yakın zamana kadar bunun nasıl olduğu bilinmiyordu. Bazıları, büyük bir buzul çağı yaşandığı ve dinazorların bunu atlatamadığını düşündü. Daha küçük başka canlıların, dinazorların yumurtalarını yiyerek tükenmelerine yol açtığı bile düşününler vardı.

Yer bilimci Walter Alvarez, bir kaya katmanında 65 milyon yıl öncesine ait özel bir katman bulduğunda dinazorların nasıl yok olduğu anlaşıldı. Bu katman,yeryüzünde ender bulunan bir element olan İRİDYUM bakımından zengindi. İridyum, göktaşlarında bolca bulunan bir element olduğu için, yeryüzüne büyük bir göktaşının çarptığı anlaşıldı. Üstelik bu katmanın varlığı, yeryüzünün çeşitli bölgeleride de belirlendi. Ayrıca, bu katmanın üzerinde herhangi bir dinazor fosiline de rastlanmadı. Bu katman, iridyum dışında, küresel bir yangın olduğuunu da kanıtlayan önemli miktarda "İs" içeriyordu.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder